Psikodinamik Psikoterapi Nedir?
- Uzm. Kln. Psk. Bengü Kovar
- 13 Şub 2024
- 2 dakikada okunur

Psikodinamik psikoterapi, psikanalitik teoriden türeyen bir terapi ekolüdür. Peki nedir psikanalitik kavramlara ve yöntemlere dayanan psikodinamik terapi?
Bir psikoterapi tekniği olarak psikodinamik terapi; erken çocukluk deneyimleri, ilişkileri ve anıları gibi kişinin geçmiş yaşantısı ve ilişkilenme örüntüsü ile çalışırken aynı zamanda bunları bilinçdışı materyallerimiz olan rüyalar, sürçmeler, gündüz düşlerine odaklanarak anlamlandırır.
Peki, bilinçdışı nedir? Ayrıca bir yazı konusu olmakla birlikte, toplum dilinde bilinçaltı diye de anılan bir kavram olan bilinçdışını kısaca kişinin zihninin tavan arası gibi düşünebiliriz. Bilinçdışı; kişinin bilinç düzeyinde ve zihin akışında kendisini göstermeyen, kabul etmekte belli duygular dolayısıyla zorlandığımız için farkında olmadan bastırdığımız fakat bilinçdışında biz farkında olmasak da var olmaya devam eden her şeydir. Tıpkı tavan arasındaki unutulmuş ve tozlanmış eşyaların toplamı gibidir. Tavan arasına bize ait olsa da artık ihtiyacımız olmayan eşyaları, nesneleri kaldırırız; bir gün lazım olursa almak üzere. Başa çıkamayacağımız için bastırdığımız duygularımız, arzularımız, dürtülerimiz ve anılarımızda tıpkı tavan arasına kaldırılmış eşyalarımız gibidirler, bir gün gelip alınmak üzere orada beklerler. Kişinin günlük hayatında yaşadığı zorlukların, başa çıkamadığı durumların hepsinin o tavan arasındaki eşyalarla bir ilişkisi vardır. Mesela, biz 5 yaşındayken doğan kardeşimizin bize hissettirdiği negatif duyguları tavan arasına göndermişken (bastırma), bilinç düzeyimizde bunun yalnızca ne kadar mutlu bir deneyim olduğu kalmıştır. Halbuki oradaki negatif deneyimin kendisi günümüzde farkında olmasakta halen vardır ve türlü türlü semptomlarla görülene kadar bize göz kırpar.
Psikodinamik terapide kişi, günlük hayatın içinde zorlandığı sorun ve durumları bilinçdışında gizlenen ve kendisine dair olan her şey ile ilişkilendirir, anlamını keşfeder. İçgörüsü bilinç ve bilinçdışı arasındaki mesafe kısaldıkça genişler. Bu keşif diğer terapi ekollerine göre daha uzun bir zamanı kapsar çünkü tavan arasının tozlu ve dağınık dünyasını anlamlandırmak ve düzenlemek pek tabi zaman alacaktır. Bu keşfin kendisi terapist ile kurulan ilişkinin, geçmiş ilişki örüntüleri ile olan ilişkisine odaklanarak da ele alınır. Bu ilişkinin kendisi danışana dair, danışanın erken dönem ilişkilerine dair, ilişkideki arzularına ve kendiliğine dair neler söyler? Kişinin renk paletinde hangi renkler daha fazla, hangi renkler daha az, hangi renkler daha belirgin, hangi renkler daha soluk, bunu terapist-danışan ilişkisi üzerinden de araştırır. Psikodinamik terapi; ilişkinin tüm parçalarıyla, kişinin bütün renkleriyle terapi odasında var olurken hayatın içinde gizlediği renklerini var etmenin yolunu bulduğu, iç gerçekliğinin dış dünya ile uyumlanması ile nihai zihinsel özgürlüğüne eriştiği bir eşliktir.
Peki, psikodinamik psikoterapide bir danışanı neler bekler? Psikodinamik terapide diğer ekollere göre daha net bir çerçeve mevcuttur. Seans gün ve saati ile seansın süresi sabittir, değişmez. Seanslarda öncelik danışanın getirdiklerindedir. Terapist danışanın getireceği şey ne ise onu müdahalesiz bir şekilde dinler ki en doğal hali ile danışan kendisini ifade edebilsin. O nedenle psikodinamik çalışan bir terapist diğer ekollerde çalışan terapistlere göre “daha sessiz” bir rol üstlenir, sözü danışanın öyküsünü dinlemek üzere danışana bırakır. Terapist sessiz değildir, diğer ekollere göre “daha” sessizdir. Bu “daha sessiz” kalışın ise önemli bir sebebi vardır: danışanın çağrışımlarını, anlatış biçimini ve anlatacağı şeyleri ketlememek, danışana özgür ve güvenli bir alan açmak. İlişki kurulup, terapide ilerlendikçe, anlatılan durumların, ilişkilerin veya arzuların ortak anlamları birlikte keşfedilir ve yorumlanır.
Psikoanalitik teoriye sırtını yaslamış olan psikodinamik terapiyi ve onun tarihçesini anlamadan yorumlamak ve günümüzdeki “konuşma terapisi” adı altında ruh sağlığının psikolojik kökenlerini araştıran ilk kişilerden birisi olan Sigmund Freud’a değinmemek zor olacaktır. Bu bir sonraki yazımızın konusudur.
Commentaires